ÇETİN HAKAN KURAL
En Kesintisiz Mutluluk
Modern dönemde zamanın hızlı aktığı söylenir durur ama bu kadar hızlı aktığına tanık olmak beni çok şaşırttı. Yusuf Bey’i sonsuzluğa uğurlayalı bir yıl olmuş! İnanamadım bu kadar çabuk geçmesine.
Menhus hastalığı O’nu 6 Nisan 2020 tarihinde aramızdan almış ve Covid-19 pandemisinin tam başlangıcına denk gelen vefatı, O’nu hak ettiği şekilde defnetmemize izin vermemişti. Aradan geçen bir yıl sonunda pandemi hâlâ bir araya gelmemize engel. O’nu bir konserle, bir panelle anmak isterdik, olmadı.
Yusuf Bey’in vefatı sonrası bu yıl başında Doğan Egmont Yayıncılık’tan yayımlanan, Nehir Söyleşi tarzında ve Aslıhan Lodi tarafından kaleme alınan “Fena Halde Mühendis” kitabından O’nun bilmediğimiz geçmişi ve ailesine ait birçok bilgiye vakıf olduk. Tabii ki TMK/KTMT’nin hayatındaki yerini kendi ifadeleriyle okuduk.
Kitabın 120. sayfasında Aslıhan Lodi’nin “Küçük bir konservatuvar yaratmışsınız aslında” tesbitine “Evet. Anadolu’da konservatuvar dedikleri birçok yerden daha üstün seviyede bir yer haline geldi. Hakikaten hayatımızın en önemli unsurlarından biri oldu. Hayatımın en kesintisiz mutluluğu diye tarif ediyorum ben bunu...” diyerek yanıt vermiş Yusuf Bey. “En kesintisiz mutluluk” diye tanımladığı şey, bina ile vücud bulmuş ODTÜ KTMT! Şüphesiz bina yapılırken bu seviyelere geleceğimizi öngörmemiştik. Ama sanırım O bunu görmüş ve istemişti.
Kitabın 350. sayfasında ise “En son biz Dayanışma Kurulu Başkanlığını devrederken insanlar anı defterine yazmışlar “Siz hep biz dediniz, ben demediniz”. Bence topluluk olmak için çok önemli bir husus. Yoksa bir şey yaparsınız, altına da adınızı yazarsınız, ama o bir kişinin eseri olur. Biz elli iki yıldır başarılıyız ama hakikaten başarılıysak bizden sonraki elli yıl da böyle gitmesi lazım. Biz olması lazım, ben olmaması lazım. Ben bunu konuşmayı sevmem ama bu konu, “Biz” konusudur, sivil toplum hareketi yapacaksanız da böyle olur. Yoksa adınıza bir vakıf yaparsınız. Ben bunu hiç tercih etmedim.” diyerek hem ikinci elli yılımızı hem de sivil toplum hareketi vasfımızı bir kez daha vurgulamış.
Biz de, O’nun altını çizdiği süreklilik ve sivil toplum hareketi vasıflarımızı öğrenci-mezun bir arada korumaya ve yüceltmeye devam edeceğiz. Vefatının ardından yazdığım gibi “O’nun da istediği şekliyle, geleceği düşünmek, planlamak ve şekillendirmek. Daha kuvvetli bağlarla mezun-öğrenci ilişkisini sürdürmek. Bunun için çok çalışacağız ve O’nu çok ama çok özleyeceğiz”.
O’nu bu geçen bir yılın içinde çok özledik, sohbetlerimizde andık, yad ettik. Pandemi sonrası yine binamızda bir araya gelecek, yine öğrenci kardeşlerimizle topluluğu ileri taşımanın mücadelesini vereceğiz. “En kesintisiz mutluluğun” sürecek. Söz veriyoruz!
Işıklarda yat...